Nişanlanma Nedir?
Nişanlanma, bir erkek ve bir kadının karşılıklı olarak evlenme vaadiyle gerçekleşir. Türk Medeni Kanunu'nda nişanlanmanın geçerli olması için herhangi bir şekil şartı yoktur. Ancak Yargıtay bir kararında nişanlanmanın hukuken geçerli olması için belirli bir ritüel içinde yapılması, nişanın duyurulması ve aile bireylerinin şahitliğinde yapılması şartlarını belirtmiştir.
Nişan; evlenme yaşına gelmiş kız ve erkeğin aileleri ile yakın dostları tarafından yörenin örf ve adetleri doğrultusunda evleneceklerine ilişkin bir çeşit söz vermedir. Nişanlanma, bir aile hukuku sözleşmesi olup, TMK'nın 118’inci maddesinde düzenlenmiş ve şekil şartı koyulmamıştır. Nişanın hukuken geçerli olması için belli bir rituel içinde yapılmış olması, nişanın duyurulması(ilan edilmesi) ve aile bireylerinin şahitliği çerçevesinde yapılması gerekmektedir. Y3HD, 04.10.2018, E. 2016/22515, K. 2018/9548.
Nişanlanmanın Haksız Yere Bozulması Neticesinde Açılabilecek Davalar
1 - Maddi Tazminat Davası
Nişanlılardan biri haklı bir sebebi olmaksızın veya taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple nişan bozulduğu takdirde kusurlu olan taraf diğer tarafın evlenme amacıyla yaptığı harcamaları ve yine aynı amaç için katlandığı maddi fedakarlıklarına karşılık uygun miktarda maddi tazminat vermeye yükümlüdür. Örnek olarak evliliğin gerçekleşeceği düşüncesiyle ev kiralama, mobilya ve beyaz eşya harcamaları veyahut iş tekliflerini reddetme veya işten ayrılma, evlilikten sonra balayı için yapılan harcamalar bu kapsamda değerlendirilebilir. Lakin davacı tarafın kendine ait olan evi için yaptığı tadilat ve onarım masrafları, nişan için kiralanan salonun bedeli maddi tazminat kapsamında sayılmaz ve maddi tazminata hükmedilmez.
Mahkeme tarafından da, salon için ödenen 650 TL yönünden karşı davacının maddi tazminat istemi kabul edilmiştir. Diğer talepler yönünden maddi tazminat istemi reddedilmiştir. ... Bu itibarla, karşı davacı (asıl davalı) tarafından nişan için kiralanan salon bedeli yönünden verilen kabul kararında bir isabet bulunmamaktadır. Karşı davacı (davalının) maddi tazminat davasının reddi gerekirken; salon kira bedeli yönünden verilen kabul kararı isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. Y3HD, 21.01.2016, E. 2015/2469, K. 2016/521. Somut olayda; davacı ... ... çiftin evlendiklerinde oturacakları evde tadilat ve onarım yapıldığı, mobilya alınıp evin döşendiği ve davalı için kişisel alışveriş yapıldığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinde bulunmuş ise de; söz konusu tadilat ve onarım masraflarının nişanlı karşı tarafa verilen hediye niteliğinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Zira, evlilik gerçekleşse idi çiftler tadilat ve onarım yapılan bu evde birlikte yaşayacakları için tadilat ve onarım ile evde meydana gelen konfordan çiftler birlikte faydalanacaklardı. Kaldı ki; bu ev davacı tarafın kendisine ait olduğu için söz konusu tadilat ve onarım nedeniyle evin değerinde meydana gelen artış da davacı tarafta kalmış olup, davacının yaptığı bu masrafların nişanın bozulmasından doğan maddi tazminat ya da verilen nişan hediyelerinin iadesi kapsamında değerlendirilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca anılan onarım masrafları davalı tarafın sebepsiz zenginleşmesine de neden olmaz. Zira; sebepsiz zenginleşme için, bir taraf zenginleşirken diğer tarafın fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edebilmek için öncelikle, davalının mal varlığında bir çoğalmanın meydana gelmesi gerekir. Bu zenginleşme, mal varlığının artması şeklinde olabileceği gibi, azalmasının önlenmesi şeklinde de olabilir. Zenginleşmenin miktarı istenebilecek alacağın da üst sınırını oluşturur. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan, tahakkuk etmemiş veya varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hata sonucu verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Somut olayda ise, davacının ödediği tadilat ve onarım bedeli nedeni ile davalı tarafın mal varlığının arttığını iddia etmek mümkün değildir. Aynı şekilde eve döşenen mobilyalar da evde kalmış olup bunların da nişanlı karşı tarafa verilen hediye niteliğinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Y3HD, 20.02.2018, E. 2016/13448, K. 2018/1362.
Gayri resmi şekilde bir araya gelme, flört veya sevgili gibi bir birliktelik yaşama, nişanlanma mahiyetinde bir birliktelik değildir. Dolayısıyla nişanlanma hükümleri uygulanmaz ve TMK 120 hükmüne dayanarak maddi tazminat istenmesi mümkün değildir. Örneğin sevgili gibi davranan kadın veya erkeğin yapmış olduğu masraflar TMK 120'deki maddi tazminat niteliğinde değil eksik borç niteliği taşımaktadır.
Somut olayda; taraflar gayri resmi şekilde bir araya gelmiş olup, bu durumda nişandan ve yasal olarak korunması gereken bir birliktelikten söz edilmesi mümkün değildir. Dosya kapsamından tarafların nişanlanmadıkları anlaşıldığına göre, taraflar arasındaki ilişkinin aile hukuku prensiplerine göre değil, borçlar hukuku kurallarına, özellikle de haksız eyleme ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Y3HD, 04.10.2018, E. 2016/22515, K. 2018/9548. Dosyanın incelenmesinden; davacının imzaladığı ibraname ile maddi ve manevi haklarından vazgeçtiğini beyan ettiği, taraf ve tanık beyanlarına göre tarafların birlikteliklerinin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığı, dava dilekçesine ekli maddi tazminata dayanak yapılan masraf kalemlerinin eksik borç niteliği taşıdığı, davacıların taleplerinin hukuken koruma altına alınan talep kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. O halde; mahkemece, dosya kapsamı ve taraflar arasında düzenlenen ibraname gereği davacının yaşanan birliktelik nedeniyle maddi ve manevi haklarından vazgeçtiği, davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuki dayanağının bulunmadığı dikkate alınarak davanın tamamen reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Y3HD, 26.04.2017, E. 2015/19079, K. 2017/6101.
Nişanlanmanın haksız yere bozulması sebebiyle açılabilecek maddi tazminat davası hakkında nişanlılar, nişanlıların ana-babası ve ana-baba gibi davranan üçüncü kişilerdir.
2 - Manevi Tazminat Davası
Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusuru olan diğer taraftan manevi tazminat olarak belirli miktar bir para ödenmesini isteyebilir.
Evlenme vaadi bulunmadan birlikte yaşayanlar, flört edenler, sevgili gibi davranan veya hayat ortaklığı sürdüren kimseler nişanlı statüsünde olmadıkları için TMK 121 hükmündeki manevi tazminat talebinde bulunmaları mümkün değildir. Kastedilen, manevi tazminat talebinin TMK 121 hükmüne dayandırılarak istenilebilmesinin mümkün olmayışıdır, manevi tazminat talebinde bulunulmasının mümkün olmayışı değil.
Manevi tazminata hükmedilebilmesi için nişanın bozulması sebebiyle oluşacak doğal üzüntüyü aşacak bir manevi zarar olması gerekmektedir. Nişanın sebep göstermeden bozulması neticesinde oluşacak olan üzüntü manevi tazminat için yeterli değildir.
Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır. Kişilik haklarının korunmasına ilişkin hükümlerin getiriliş amacı kişilik haklarına yönelik saldırıların bertaraf edilmesidir. Bu hali ile tek başına nişanın bozulması olgusu, manevi tazminata yol açan haksız fiilin eylemi kabul edilmeyecektir. Y3HD, 07.06.2018, E. 2016/20113, K. 2018/6557.
Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur. Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğranılmış olması manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir. Bu fahiş zararın somut olay ve nedenlere dayanılarak ispat edilmesi gerekir. Y3HD, 17.03.2015, E. 2014/18045, K. 2015/4348.
4721 sayılı TMK. nun 121.maddesine göre, nişanın bozulması yönünden, kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Anılan maddeye göre, nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için, istemde bulunan nişanlının kişilik değerlerinin ağır bir şekilde ihlal edilmiş olması gerekir. Bir nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali, manevi tazminata esas alınamaz. Bu nedenle, davacı tarafın manevi tazminat isteminin reddi gerekir. Y3HD, 25.03.2015, E. 2014/11875, K. 2015/4910.
TMK 121'e dayandırılarak manevi tazminat talebinde bulunma hakkı, nişanın haksız yere bozulması sebebiyle kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafa aittir. Ana-babaya veya ana-baba gibi davranan üçüncü kişilere bu hak tanınmamıştır.
3 - Hediyelerin Geri İstenmesi
Nişanlılığın evlenme dışında bir sebeple sona ermesi durumunda nişanlıların birbirlerine, ana-babanın ya da ana-baba gibi davrananların diğer nişanlıya verdikleri alışılmışın dışındaki hediyeler, hediyeyi veren kişi tarafından geri istenebilir. Mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz.
TMK.nun 122. maddesine göre, nişanlılık evlenme dışında bir nedenden sona ererse, nişanlıların birbirlerine vermiş oldukları, alışılmışın dışındaki hediyeler geri istenebilir. Bu maddeye göre, nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Y3HD, 19.01.2012, E. 2011/18070, K. 2012/1287.
Örneğin nişan yüzüğü hariç tüm altın, takı, ziynet eşyaları, hediye olarak alınan araba alışılmışın dışında hediyedir ve nişanın bozulmasıyla geri istenebilir. Gelinlik gibi giymek, kullanılmakla eskiyen veya tüketilen eşyaların iadesine karar verilemez.
Hediyelerin geri istenebilmesi için alışılmışın dışında hediyelerden olması gerekir. Alışılmış (mutad) hediyelerden kasıt; giymekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen eşyaların iadesine karar verilemez.Nişan dolayısıyla verilen hediye, olağan bir hediye ise geri istenemez. Nişanının bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle nişanın bozulması nedeniyle nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları ziynet eşyaları verenler tarafından geri istenebilir. Y3HD, 02.10.2018, E. 2016/21682, K. 2018/9357.